3,5 yılda 628 bin esnaf kepek kapattı
Artan hayat pahalılığı, işçisinden emeklisine açlık sınırının altındaki maaşlar vatandaşın alım gücünü düşürmeye devam ederken, işyerini siftahsız kapatmak zorunda kalan esnaf ise zor günler yaşıyor.
Sattığı ürünü ertesi gün aynı fiyata alamayan, elektriğinden kirasına kadar girdi maliyetleri yüzde 100 üzerinde artan esnaf, yaşadığı borç batağından kurtulmak için çareyi işyerini kapatmakta buluyor.
SORU ÖNERGESİNE 3 AY SONRA CEVAP GELDİ
Esnafın yaşadığı sıkıntıyı gözler önüne sermek isteyen CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, 28 Ağustos tarihinde Ticaret Bakanlığı tarafından cevaplanmak üzere 2020 yılında yaşanan Covid-19 salgını döneminden bu zamana kadar kapanan esnaf sayısı hakkında TBMM’ye soru önergesi yöneltti.
CHP’li Başevirgen’in soru önergesini yaklaşık 3 ay sonra cevaplayan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, paylaştığı veriler ile ekonomik krizin esnaf üzerindeki derin etkisini gözler önüne serdi.
628 BİN 864 ESNAF KEPENK KAPATTI
Soru önergesine verilen cevapta, ekonomik kriz sebebiyle işyerini kapatan esnaf sayısının ciddi boyutlara ulaştığı ortaya çıkarken, bu sayının yıl sonuna kadar artacağı endişesini yarattı.
Yıllara göre paylaşılan sayısal verilerde, 2020 yılında Covid-19 salgınının yaşattığı kapanma döneminde 209 bin 630 esnaf kepek kapatırken, kontrollü normalleşme adımlarının atıldığı 2021 yılında 204 bin 905 esnaf kepenklerini indirdi. Normal hayata geçildiği 2022 yılında 125 bin 598 esnaf işyerini kapatırken, 2023 yılının Ağustos ayına kadar geçen sürede ise 88 bin 731 esnaf dükkanına kilit vurmak zorunda kaldı.
Geçen 3,5 yıllık süreç içerisinde ekonomik krize direnemeyen toplam 628 bin 864 esnafın işyerini kapattığı ortaya çıktı.
‘RAKAMLAR ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA’
Ticaret Bakanlığı’nın kapanan esnaf ile ilgili paylaştığı verileri değerlendiren CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen ise, açıklanan rakamların endişe verici boyutlarda olduğunu ifade etti.
CHP’li Başevirgen yaptığı açıklamada, son 3,5 yıl içerisinde esnafın ekonomik krizin altında ezildiğini belirterek şu ifadelere yer verdi:
“Pandeminin ağır faturasının esnafa kesildiğini yıllardır söylüyoruz. Bakanın paylaştığı veriler de bunu doğrular nitelikte. Pandemi döneminde bir açılıp bir kapatılan, gelir kaybına göre hibe desteği alamayan ve banka kredilerine muhtaç hale getirilen esnaf toparlanamadı. Esnafa pandemi döneminde 3-5 bin liralık göstermelik yardımlar yapılırken, finansman sorunları için de banka kredileri adres gösterilmişti.
Ancak esnaf pandemi sonrası artan girdi maliyetleri ve yüksek fatura zamları ile karşı karşıya kalırken geçmiş dönem borçları altında ezilmeye devam etti. Sattığı ürünü ertesi gün daha yüksek maliyetle almak zorunda kalan esnaf, ekmek teknelerini elden çıkarmak zorunda kaldı. Yüksek enflasyon, girdilere, elektrik, doğalgaz ve kira fiyatlarına yapılan fahiş zamlar yüz binlerce esnafı kepenk indirmeye zorladı. Hala toparlanmayı başaramayan KOBİ’lerin eylül ayı itibariyle bankalara 3 trilyon lirayı aşan borcu var. Borcu takibe düşen KOBİ sayısı 303 bin 500’e ulaştı.”
‘BU DURUM SOSYOLOJİK BİR FELAKETTİR ‘
Ticaretin dönmesi ve ekonominin belli bir refahı sağlayabilmesi için orta sınıfın alım gücünün çok önemli olduğuna dikkat çeken CHP’li Başevirgen, kapanan esnaf sayısının 3,5 yılda 600 binin üzerine çıkmasının bir sosyolojik felaket olduğunu ifade etti.
CHP’li Başevirgen açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“AKP döneminde zengin daha zengin olurken fakir daha da fakirleşti. Orta direk denilen sınıf kalmadı. Son 3 yılda yaşadığımız kriz ülkenin orta sınıfını çökertti. Orta sınıfla birlikte ona bağlı olan kesimler de çökmeye başladı. Yüksek enflasyon orta sınıfı alt kesime dahil ederken üstteki zengin kesim ise daha da zenginleşti. Ancak ticaretin dönmesi ve esnafın müşteri bulması orta sınıfın alışveriş gücünü korumasına bağlı.
Küçük esnafın bu şekilde yok olması mikro ekonomi anlamında çok büyük bir kayıp. Çoğu esnafın müşterileri arasında bulunan orta sınıfın geliri düşünce onlara mal ve hizmet sunan esnaf da zora girdi. Yakında küçük esnaf diye bir şey kalmayacak. Bu durum aslında sosyolojik bir felakettir.”