Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş’ten ‘Tek parti diktatörlüğü’ çıkışı
Ayyüce Türkeş’in paylaşımına büyük tepki yağarken tarihçi Sinan Meydan da uzun bir yanıt verdi.
MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in kızı İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, sosyal medya hesabından “3 Mayıs Türkçüler Günü” paylaşımı yaptı.
Ayyüce Türkeş, söz konusu paylaşımında “Tek parti diktatörlüğüne karşı demokrasiyi savunmak amacı ile yola çıkan zamanın Türk aydınlarının, Türkiye Cumhuriyeti Kanunları’nda Turancılık diye bir suç olmadığı halde, böyle bir suç icat ederek, ağır cezaya çarptırılmalarına verilen tepkinin yıl dönümü olan 3 Mayıs Türkçüler Bayramı kutlu olsun” ifadelerini kullandı.
SİNAN MEYDAN YANIT VERDİ
Tarihçi Sinan Meydan sosyal medya hesabından Ayyüce Türkeş’e cevap vererek “Sizin tek parti diktatörlüğü dediğiniz o dönemde Türk Milleti, adıyla sanıyla Türkiye adında tam bağımsız bir devlete sahip oldu” dedi.
Sözlerine devam eden Meydan “Tek parti diktatörlüğü’ söylemi, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının dilidir. Kendinizi, ‘Ben İnönü dönemini kastettim’ diye de savunmaya kalkmayın. Bunu İnönü dönemi için de söylemeniz yakışık almaz. İnönü’nün, Kurtuluş Savaşı, Lozan katkısı bir yana, çok zor bir zamanda Türkiye’yi 2. Dünya Savaşına sokmaması ve kansız kavgasız biçimde Türkiye’de çok partili düzeni kurması çok değerlidir.” ifadelerini kullandı.
Tarihçi Sinan Meydan cevabında şu ifadeleri kullandı:
“Tek parti diktatörlüğü’ dediğiniz dönemde Atatürk Cumhuriyeti, saltanatı, hilafeti kaldırıp saray saltanatına son verdi, üzerine saray gölgesi düşmeyen TBMM’yi açıp, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız’ milletindir diyen anayasa hazırladı. Cumhuriyeti ilan edip dinsel hukukun yerine laik hukuku benimsedi. Osmanlı’da yüzlerce yıl etrak-ı biidrak denilerek aşağılanan, ‘kul’ ve ‘tebaa’ durumundaki Türkleri, ‘Türk Milleti’ olarak adlandırıp eşit, özgür yurttaş haline getirdi.
Osmanlı döneminde bilinmeyen Türk tarihini ortaya koyacak araştırmalar yaptırdı. Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesini kurdu. Türk Tarih Kurumu’nu kurdu. Tarih Kurultayları düzenletti. Anadolu’nun dip kültürüne, tarihsel birikimine sahip çıktı. Sizin Tek parti diktatörlüğü dediğiniz o dönemde Türk Milleti, adıyla sanıyla Türkiye adında tam bağımsız bir devlete sahip oldu. Sizin tek parti diktatörlüğü dediğiniz o dönemde akıl ve bilime önem verildi. Salgın hastalıklarla pençeleşen yoksul ve savaş yorgunu insanlar, bir sağlık devrimi ile iyileştirildi.
Yüzde 90’dan fazlası okuryazar olmayan o insanlara, eğitim seferberliği ile okuma yazma öğretildi. Hiçbir şey üretilmeyen ülkenin dört bir yanında fabrikalar kuruldu. Türkiye şekerini, kumaşını, kağıdını, çimentosunu kendisi üretti. Sizin tek parti diktatörlüğü dediğiniz o dönemde Halkevleri, Köy Enstitüleri kuruldu, kültür ve sanat yüceltildi.
Kadınlara önce medeni sonra siyasi haklar verildi. Kadınlar, milletvekili dahil, her şey olabildi. Sizin tek parti diktatörlüğü dediğiniz o dönemde meclis üstünlüğüyle, ulusal egemenlikle, ulus bilinciyle, sağlık, eğitim, sanayi ve kadın devrimleriyle, aklın özgürleştirilmesiyle, akıl ve bilim temelli laik düzenle, toplumsal aydınlanma mücadelesiyle demokratik bir sistemin temeli hazırlandı.
Ve siz bugün, Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet sayesinde eşit, özgür bir Cumhuriyet yurttaşı olup milletvekili seçilebildiğinizi unutup Cumhuriyetin kuruluş yıllarına tek parti diktatörlüğü diye saldırıyorsunuz. Belki farkında değilsiniz, ancak “tek parti diktatörlüğü” söylemi, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının dilidir. Kendinizi, ‘Ben İnönü dönemini kastettim’ diye de savunmaya kalkmayın. Bunu İnönü dönemi için de söylemeniz yakışık almaz. İnönü’nün, Kurtuluş Savaşı, Lozan katkısı bir yana, çok zor bir zamanda Türkiye’yi 2. Dünya Savaşına sokmaması ve kansız kavgasız biçimde Türkiye’de çok partili düzeni kurması çok değerlidir. Sizin bunun yanından yakınından geçen hangi katkınız oldu bu ülkeye? Ayıp, çok ayıp!”